IV. ÜNİTE
CÜMLE BİLGİSİ
A-CÜMLENİN ÖĞELERİ
· Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir.
· Bir cümlenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer cümle içinde herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise cümle olmanın en önemli koşuludur. Şahıs bildirmek, cümle olmak için her zaman gerekli değildir.
· Cümlede bulunabilecek öğeler, ”yüklem, özne, nesne ve tümleçlerdir”.
1-Yüklem:
· Cümlede kip ve zaman bildirerek yargıyı ortaya koyan temel unsurdur. Tek başına cümle özelliği gösterir. Diğer öğeler yüklemin tamamlayıcı öğeleridir.
· Cümlede yüklemi bulmak için herhangi bir öğeye soru soramayız. Onu çekimli durumda bulunan sözcüklerden anlarız.
· Fiiller, çekimli fiil ( fiilin kip ve şahıs eki almış hali) olduklarında yüklem olurlar.
Ø “Biliyorum” sözü “bil-” eyleminin şimdiki zamanla çekimlendiğini gösteriyor. Öyleyse yargı bildiriyor demektir. Dolayısıyla bir cümledir.
· İsimler ve isim soylu kelimeler, ekfiillerin yardımıyla (-i-) yüklem olurlar.
Ø “Biraz önce gelen çocuk, kapıcının kızıydı.” cümlesindeki altı çizili söz isim tamlaması olduğundan;
Ø “O, eskiden, yaramaz bir çocuktu.” cümlesindeki altı çizili söz sıfat tamlaması olduğundan birbirinden ayrılmaz ve birlikte yüklem olur.
· Bazı cümlelerde birden çok özne, bir yükleme bağlanabilir.
Ø Hasan, Hüseyin, Zeki maça arabayla gittiler.
Özne(3) yüklem
· Yüklemsiz cümle olmaz; eksiltili cümlelerde yüklem söylenmemiş olabilir.
2-Özne:
· Cümlede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da oluş içinde bulunan öğedir. Yüklemden sonra cümlenin ikinci temel öğesidir. Ancak her cümlede bulunmak zorunda değildir.
· Cümlede özneyi bulmak için yükleme “kim” ve “ne” sorularını sorarız. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak için de sorulduğundan, biz özne sorusunu yükleme değişik biçimde sorarız.
Ø “Öğretmen soruyu bana sordu.” (“kim” sordu? Öğretmen)
Özne yüklem
· Cümlede özne yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açık olarak verildiğinde “gerçek özne” Cümlede olmayan, yüklemdeki şahıs eklerinden anlaşılan öznelere “gizli özne” adı verilir.
Ø “Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim.” (verebilirim. “kim?” ben: gizli özne)
Yüklem
· Edilgen çatılı cümlelerin öznesi “sözde özne”dir. Bu tür cümlelerde özne işi yapmadığı halde yapıyormuş gibi görünür.
Ø Ev güzelce temizlendi.
s.özne yüklem
· Her cümlede özne bulunmaz. Yani eylemi yapan bazen belli değildir.
Ø “Kasabaya bu yoldan gidilmez.” cümlesinde “Gidilmeyen ne, gidilmeyen kim?” gibi sorulara cevap alınmaz. Öyleyse cümlenin öznesi yoktur.
3-Nesne:
· Cümlede yüklemin bildirdiği işten etkilenen öğedir. Yükleme sorulan “kimi, neyi, ne” sorularına cevap verir. Nesneler hal ekini alıp almamalarına göre iki grupta incelenir.
a. Belirtili Nesne: Nesne görevinde bulunan söz, “-i” hal ekini almışsa, nesneye belirtili nesne denir.
Ø “Çiçekleri annesine verdi.”
B’li Nesne Yüklem
b. Belirtisiz Nesne: Nesne görevinde bulunan söz “-i” hal ekini almamışsa nesne, belirtisiz nesnedir.
Ø “Annesi için çiçek topladı.”
B’siz Nesne yüklem
· Yüklemi isim; edilgen veya geçişsiz fiil olan cümlelerde nesne aranmaz.
Ø Bu ağaç çok yaşlıdır.(isim c.)
Ø İşleyen demir ışıldar.(geçişsiz f.)
Ø Konuyla ilgili bilgi verildi.(edilgen fiil)
4-Dolaylı Tümleç:
· Yüklemin yöneldiği, bulunduğu, çıktığı yeri gösteren öğedir. Yükleme sorulan “nere, nerede, nereden, nereye, kime, kimde, kimden” sorularına cevap veren öğedir.
Ø “Elindeki kitap ve defterleri bana verdi.”
d.t. yüklem
· “Sizinle ancak yaza görüşürüz.” cümlesinde altı çizili sözcük de “-e” hal ekini almıştır. Ancak bu öğeyi bulmak için yükleme “ne zaman” sorusunu soruyoruz. Görüldüğü gibi soru hal eki almadan soruluyor. Öyleyse bu, “-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı tümleç değildir.
· “Kimseye sormadan dışarı çıktı.” cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulmak için yükleme “nereye” sorusunu soruyoruz. Bu durumda soru, “-e” hal eki almış, ancak “dışarı” sözü aynı eki almamış. Öyleyse buna da dolaylı tümleç diyemeyiz.
· Burada unutmamamız gereken, soruyla cevabın aynı ekleri (-e, -de, -den) almasıdır. Dolaylı tümleci bulduran soruları ezberlemek yerine, bunu kavramak daha avantajlı bir yoldur.
5-Zarf Tümleci:
· Yüklemin zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vb. bildiren öğelerdir. Bunların her biri değişik bir soruyla bulunur.
Ø “Hava kararmadan köye inmeliyiz.” cümlesindeki altı çizili zarf “ne zaman”;
Ø “Dosta düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız.” cümlesinde altı çizili zarf “nasıl”;
Ø "Aldığı notlar şaşılacak kadar yüksekti.” cümlesindeki altı çizili zarf “ne kadar”;
Ø “Tek bir söz bile söylemeden içeri girdi.” cümlesindeki altı çizili zarf “nereye”;
· Ancak burada “nereye” sorusuna dikkat etmeliyiz. “Dolaylı tümleç” konusunda da söylemiştik, bu soru dolaylı tümleci de buldurur. Ancak cevabın da aynı eki alması gerekir. Örnekteki “içeri” sözü ise bu eki almamıştır. Bu özelliği, yani hal eki almadan yön bildirme özelliğini “yer-yön zarfları” gösterir.
· Cümleyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir husus, azlık - çokluk zarflarının kullanımıdır.
6-Edat Tümleci:
· Yüklemin ne ile, kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat tümleci denir. “Edat tümleci” olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz.
Ø “O, yazılarını, dolma kalemle yazar.”
Cümlelerindeki altı çizili söz öbeği edat tümleci sayılır.
· Cümle içinde her söz, cümlenin bir öğesi durumunda değildir. Yükleme sorulan sorulara cevap vermeyen söz veya söz öbekleri cümle dışı unsur sayılır. Seslenme bildiren ünlemler, ara söz ve ara cümleler ve bağlaçlar cümle dışı unsurlardır.
Ø “Ahmet, sana defalarca geç kalmamanı söylemedim mi?”
Dolaylı T. Zarf Nesne yüklem Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü cümlede yükleme sorulan herhangi bir soruya cevap vermiyor yani cümle dışı unsurdur.
Arasöz:
· Cümleyi söylerken söz arasına sıkıştırılan, bazen bir öğenin açıklayıcısı, bazen cümle dışı unsur olan söz veya söz öbeklerine “arasöz” denir. Eğer bu söz bir cümle ise “aracümle” diye de adlandırılır.
· Açıklamadan da anlaşılacağı gibi arasözün iki işlevi vardır.
Ø “O kasabayı, doğduğum yeri, bu kitapta tanıttım.”
Nesne Nesne açıklayıcı Dolaylı T Yüklem
· Arasöz daima açıkladığı öğeden sonra gelir.
Ø “Ahmet, siz de çok iyi bilirsiniz, derslerine pek çalışmaz.”
özne Dolaylı Zarf Yüklem
· Arasöz ve aracümleler iki virgül arasında ya da iki kısa çizgi arasında verilir.
Ø “Anneme, hayatını bana adayan kadına, saygıda kusur etmem.”
D.Tümleç Dolaylı Tümleç Yüklem
· “Odaya girdiğimde, neden olduğunu bilmiyorum, içim garip bir hüzünle doldu.”
Zarf Tümleci Özne Edat Tümleci Yüklem
Cümle Vurgusu:
· Cümlede asıl anlatılmak istenen öğe vurgulanır. Yazıda vurgulamak istediğimiz öğeyi yükleme yaklaştırırız. Yani cümlede yükleme en yakın öğe, en çok vurgulanan öğedir.
Ø “O, beni, hep burada bekler.”
Özne Nesne Zarf Dolaylı Yüklem
Cümlesinde yükleme en yakın öğe dolaylı tümleç olduğundan, en çok vurgulanan öğe de odur.
· Bir cümlede sorulara verilecek yanıtlar hangi öğeyi oluşturuyorsa soru cümlesi o öğeyi buldurmaya yöneliktir.
Ø Bilet alma sırası kinde? (onda(dır)-Yüklem)
Ø Bunları kimden öğrendin? (ondan-Dolaylı T.)
· Bir cümlede “mi” soru edatı hangi öğeden önce gelmişse soru o öğeyi buldurmaya yöneliktir.
Ø Hamdi mi bu soruyu dün sordu? ( özneyi buldurmaya yöneliktir)
· Cümleler, bildirdikleri yargı sayısına ve öğelerin yüklemle olan ilişkisine göre çeşitlere ayrılırlar.
· Cümlede bir ya da birden fazla yargı vardır. Başka bir deyişle birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiş gibi görünebilir.
· Cümleler yapı bakımından çeşitlere ayrılırken içlerindeki kelime sayısı değil yüklem, fiil veya yargı sayısı dikkate alınır
· Yapı bakımından cümleler; basit, birleşik, bağlı ve sıralı olmak üzere dörde ayrılır.
1. Basit Cümle: İçerisinde tek yargı, tek fiil, dolayısıyla isim veya fiil cinsinden tek yüklem bulunan cümledir. Başka bir cümleye bağlanmaz, yani bağımsız bir cümledir. Tamamladığı ya da onu tamamlayan bir cümlecik yoktur.
· Bazı dil bilimcilere göre içerisinde yüklemin dışında isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil bulunan cümleler de basit cümledir; bu kelimeler ve kelime grupları yargı bildirmezler.
Ø Rüzgâr, denizin yüzünü pürüzlendirerek küçük savaşlar yaratıyordu.
Ø Birden köşe başından, iki karayağız atın çektiği bir fayton peyda oldu.
2. Birleşik Cümle: Bir temel cümle ile onun anlamını tamamlayan en az bir yan cümlecikten meydana cümlelerdir. Yani yapısında birden fazla cümle bulunduran cümlelerdir.
· Temel cümleyle yan cümlenin bir araya geliş şekillerine göre birleşik cümleler çeşitlere ayrılır.
a. Girişik Birleşik Cümle: Bu tür cümlelerde yan cümlecik temel cümleciğin herhangi bir öğesi olabildiği gibi, bir öğenin parçası da olabilir. Girişik birleşik cümleler, fiilimsilerle ve çekimli fiillerle kurulur.
Ø Havaların ısınması / tatil düşkünlerini sevindirdi(.yan cümle Özne)
Ø Çadırları çalanlar / bulunamadı. Sözde özne(.yan cümle)
Ø Evlerin ne zaman biteceğini / bilmiyoruz. Nesne(.yan cümle)
Ø Yarın / bir tanıdığa / gideceğiz. Dolaylı tüml. (.yan cümle)
Ø Babasını karşısında görünce / çok sevindi. Zarf tüml. (.yan cümle)
Ø Havalar soğuduğundan / artık dışarı çıkmıyor. Edat tüml. (.yan cümle)
Ø Ellerim takılırken / rüzgarların saçına Asıldı arabamız bir dağın yamacına,
b. İç İçe Birleşik Cümle: Bir temel cümleyle, herhangi bir sebeple onun içinde kullanılan bir yardımcı cümleden oluşan cümlelerdir. Yardımcı cümle de temel cümle gibi bağımsız bir cümle yapısındadır. Asıl yargı sonda bulunur. Yardımcı cümle nesne olarak kullanılabilir. Alıntı hâlindedir.
Ø Adam, / “Kartınız geçerli değil.” / demez mi?
Ø Şark için “Ölümün sırrına sahiptir.” derler.
· Yardımcı cümle ana cümle içinde bir isim tamlamasının tamlayanı olarak bulunabilir.
Ø Iraklardan bir dondurmacının “Vişnelim var, kaymaklım” nidası titreyerek dağılıyordu.
Ø Artık “Ev alma komşu al.” atasözünün hükmünün kalmadığına inanıyorum.
· Yardımcı cümle edat grubu olabilir.
Ø Gönül Anadolu’da Yunus Emre’nin “Taştın yine deli gönül / Sular gibi çağlar mısın” gibi mısralarıyla şahlanır.
c. Şartlı Birleşik Cümle: Bir temel cümle ve onun şartı olan bir cümleden oluşan birleşik cümlelerdir. Şart cümlesi tek başına yargı bildirmez; ana cümleyi zaman, şart, sebep ve benzetme yönlerinden tamamlar. Onun zarfı olarak kullanılır.
Ø Hava güzel olursa / yarın pikniğe gideriz.
Ø Çanakkale’yi de gezerdik, / vaktimiz olsaydı.
· Bazı kalıplaşmış şart cümleleri özne veya nesne de olabilir.
· İstek bildiren şart eki bağımsız cümle kurar. Ancak istek ifadesinde de yargının kuvvetli olmadığı sezilmektedir.
Ø Bir gün çıkıp gelsen, vursan kapıma
Ø Atılsan boynuma kollarını açarak
Ø Otursan dizlerime yaramaz bakışlarla
Ø Konuşsan yine öyle yarım yamalak.
3. Sıralı Cümleler: Bağımsız cümlelerin, aralarındaki anlam ilgisinden dolayı virgülle veya noktalı virgülle birbiri ardına sıralanmasıyla oluşan cümleler topluluğudur. En az iki cümleden oluşur.
Ø “Yağız atlar kişnedi, / meşin kırbaç şakladı, / Bir dakika araba yerinde durakladı.
Ø Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, / Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...”
Ø “Gök sarı, / toprak sarı, / çıplak ağaçlar sarı... Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,”
Ø “Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu, / Gökler bulutlanıyor, / rüzgar serinliyordu.”
Ø Sarı çiçeğin saçları yolunmuş, kana bulanmıştı.
Ø Bu, asırlardan beri böyle olagelmişti, asırlarca da böyle dürüp gidecekti.
· Sıralı cümlelerin bütün öğeleri ayrı olabildiği gibi bazıları ortak da olabilir. Bu yönüyle sıralı cümleleri iki grupta inceleyebiliriz.
a. Bağımlı sıralı cümle: En az bir öğesi ortak olan sıralı cümlelerdir.
Ø Mart kapıdan baktırır; kazma kürek yaktırır. Özne ortak.
Ø Mallarımızı önce çaldılar, sonra geri bize sattılar. Özne ve nesne ortak.
Ø Merdivenleri kardeşin yıkasın, sen de sil. Nesne ortak.
Ø İnatçı adama dil döküyor, sürekli yalvarıyordu. Özne ve dolaylı tüml.
b. Bağımsız sıralı cümle: Hiçbir öğesi ortak olmayan sıralı cümlelerdir.
Ø Bu şiirleri okuyor, onlara hayranlığı günden güne artıyordu.
4. Bağlı Cümle: Aralarındaki ilgiden dolayı birbirlerine bir bağlaçla bağlanan cümlelerdir. Bağlaçlar cümle öğesi değildir.İkiye ayrılır.
a. “ki”li Bağlı Cümleler: “ki” bağlacıyla birbirine bağlanan bağımsız cümlelerden oluşur. Yardımcı cümle ana cümleyi genellikle nesne ve zarf göreviyle tamamlar. Ana cümle başta, yardımcı cümle sonra bulunur. Bu sıralanış, Türkçe cümle yapısına aykırıdır.
Ø Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
Ø “Gönlüm isterdi ki mazini dirilten sanat
Sana tarihini her lâhza hayal ettirsin.” (Gönlüm, mazini dirilten sanatın sana tarihini her lâhza hayal ettirmesini isterdi.)
· Yardımcı cümlenin başta, ana cümlenin sonda kullanıldığı cümleler de vardır. Burada da yardımcı cümle zarf görevindedir. Bu tür cümlelerde “ki” bazen düşebilir. Cümle, okuyanın, dinleyenin muhayyilesine bırakılır.
Ø Darıldı diye o kadar korktum ki... (anlatamam)
· “ki” edatının şüphe kattığı cümleler bağlı cümle değildir.
Ø Renk mi ki üzerimde akaduran bu nehir?
b. Diğer Bağlaçlarla Kurulanlar: “ve, veya, ya da, da, fakat, ama, lâkin, hâlbuki, ne.....ne, meğer...” edatlarıyla birbirine bağlanan bağımsız cümleler topluluğudur.
Ø Çocukluk günlerini hatırladı ve gözlerinde iki damla yaş belirdi.
Ø Okumayı bilmiyor veya numara yapıyor.
Ø “Ne doğan güne hükmim geçer / Ne hâlden anlayan bulunur.”
Ø Bu ev güzel, temiz, her şeyi yerinde bir ev; / ama / Şinasi Bey'in istediği ev değil.
· Bağlı cümlelerin bir kısmında yüklemin kipi ve şahsı aynı, bir kısmında farklıdır.
Ø Ayakkabılarını ayağına geçirdi ve kendini sokağa attı.
Ø İstediğiniz evrakları getireceğim, fakat okuyabileceğinizi sanmıyorum.
· Unsurların biri veya birkaçı ortak olan bağlı cümleler de vardır.
Ø Ya okumayı bilmiyor ya numara yapıyor.
· Bir cümle, yapı bakımından basit, birleşik, bağlı, sıralı cümlelerden ancak birine dahil olabilir. Birleşik, bağlı ve sıralı cümleleri oluşturan cümleler de ayrı ayrı basit, birleşik, sıralı veya bağlı olabilir.
Ø Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum / ki / rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım ve hep bunları tefsir etmek isterdim.
(Çeşidi: “ki”li bağlı cümle Yardımcı cümle: basit: Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum Ana cümle: bağlı: rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım / ve / hep bunları tefsir etmek isterdim. Ana cümleyi oluşturan cümlelerin her biri: basit: rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım hep bunları tefsir etmek isterdim.)
5. Şart Cümlesi: İçinde şart ve koşul anlamı bulunan cümlelere şart cümlesi denir. Şart cümlelerinin yüklemleri şart kipine göre çekimlenmiştir ve yardımcı cümle oluşturmuştur. Yani bir cümleyi şart çekimiyle bir yardımcı cümle yapabiliriz.
· Eve geldiyse bizi beklesin. Ankara'ya gidersen Kızılay'dan bana kaset al.
· Beni arayan Dursun ise gelmediğimi söyleyin.
· "ise", bazen istek anlamı katar; bu durumda yardımcı cümle ve şart cümlesi olmaz:
Kar yağsa da kartopu oynasak. Önümüzdeki iki ayı bir geçirebilsek
CÜMLE ÇEŞİTLERİ
C. ANLAM YÖNÜNDEN CÜMLELER
· İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır.
· Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere “haber cümlesi” denir. Haber cümlelerinde yüklemler haber kipleriyle çekimlenir. Haber cümleleri zamanı belirtir.
· Bir isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de “dilek cümlesi” denir. Dilek cümlelerinde tasarlama anlamı vardır. Dilek cümleleri zaman belirtmez.
· Anlamları bakımından cümleleri şu şekillerde sınıflandırabiliriz.
1. Olumlu Cümle: Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
Ø Bursa bu mevsimde soğuktur.(isim)
Ø Yarın daha erken gelmelisin(fiil).
2. Olumsuz Cümle: Fiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir.
Ø Yarın daha erken gelmemelisin (fiil).
Ø Ateşle oyun olmaz.(fiil)
Ø Bursa bu mevsimde soğuk değildir.(isim)
· Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve "ne.....ne" bağlacıyla; isim cümleleri de "yok, değil" kelimeleriyle, "ne....ne" bağlacıyla ve "-siz" olumsuzluk ekiyle kurulur.
Ø Sokakta ne araba ne de insan var.(isim)
Ø Ankara hem elektriksiz hem susuz.(isim)
· Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir.
Ø Çocuklarını istemiyor değildi. (İstiyordu)
Ø Cezaya çarptırılanlar suçsuz değildiler. (Suçluydular)
Ø Yangından korkmayan yoktur.(herkes korkar)
Ø Beni sevindiren onun iyi haberlerini almaktan başka bir şey değildi. (almaktı)
· Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle yapabilir:
Ø Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? (Bilirim)
Ø Anlattıklarına inanmaz olur muyum? (İnanırım)
Ø Sen çağırırsında o gelmez mi? (Gelir)
· Bazı cümleler yapıca olumlu olduğu halde anlamca olumsuz olabilirler.
Ø Ne aradı ne haber yolladı. (aramadı, haber yollamadı).
Ø Bu adama gel de inan. (inanma)
· Diğer cümle türleri de şunlardır ki bu cümleler ya olumlu ya da olumsuz olacaklardır.
3. Soru Cümlesi: İçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesi denir.
· Cümlenin öğelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle soru cümleleri yapılabilir.
Ø Bunun ne olduğunu kim söyleyecek?( Özne)
Ø Babası çocuğa ne getirmiş? (nesne)
Ø Ankara'ya ne zaman yerleştiniz? (Zarf tüm.)
Ø Daha sonra nereye gidecekler? (Dolaylı t. )
· Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları, soru zarfları, soru zamirleri, soru edatları, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır.
"mi" soru ekiyle: Soru eki sadece yüklemin değil, diğer öğelerin ve unsurların da sorusunu hazırlar.
Ø Son sözünüz bu mu anneciğim?
Ø Hiç mi anlatacak bir şeyin yok?
Ø Tarlamı bana zorla mı sattıracaksınız?
Ø Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
· Soru eki değişik anlamlar katabilir:
Ø Beni biraz dinler misiniz? (İstek, rica)
Ø Sessiz olabilir miyiz? (Uyarı)
· Yanıt gerektiren soruyu soranın cevap beklediği soru cümlelerine “gerçek soru” cümlesi; şekilce soru cümlesi olan, fakat yanıt gerektirmeyen soru cümlelerine “sözde soru” cümlesi denir.
o Bütün bunları ben mi söylemişim?(sözde sru).
o Bütün bunları kim söylemiş?(gerçek soru)
4. Ünlem Cümlesi: Sevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.
· Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle "ki" bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.
o Ee, yeter artık!
o Ah, ne yaptım!
· Ünlem ifade eden sözler her zaman cümle hâlinde değildir:
Ø Ey Türk Gençliği!
5. Dilek-istek cümlesi: yüklemi dilek kipleriyle çekimlenmiş cümlelere denir. Dilek cümlelerinde zaman ve kesinlik anlamı yoktur.
Ø Biraz daha ders çalışayım.
Bunların dışında ifade ettikleri anlamlara göre cümleleri şu şekillerde adlandırabiliriz.
Ø Senin ne kadar kısa saçların varmış. (küçümseme c.)
Ø Bayramlarda büyükleri ziyaret etmek çok iyi olur. ( öneri c.)
Ø Düşkünlere her zaman yardım etmelisin. (öğüt c.)
Ø Yaptıkların hiç etik değil. (eleştiri c.)
Ø Çalışmalarımı ileride daha güzelleştirmeyi düşünüyorum. (tasarı c.)
Ø Tut ki çok para kazandı, bunun bize ne faydası var. ( varsayım c.)
Ø Gelen annem olmalı. ( olasılık c.)
IV. ÜNİTE
CÜMLE ÇEŞİTLERİ
D. YÜKLEMİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER
· Bir cümlenin yüklemi ya çekimli bir fiil ya da ek-fiille çekimlenmiş bir isim olabilir. Buna göre yüklemin türü bakımından cümleler ikiye ayrılır:
1. Fiil Cümlesi: Yüklemi çekimli bir fiil olan cümlelerdir. Bu fiil şahıs ve kip eki alarak çekimlenir. Türkçe'de fiil cümlesi isim cümlesinden daha çok kullanılır.
Ø Bunu ben onun bir iğne izi kadar ince iki gölge ile, belirsizce çatılan kaşlarından anlamıştım, hatta bu keşfimde o kadar ileri gittim ki, bana, artık bu sefer katî bir tarzda, izdivaç meselesini açacağına bile hükmettim.
2. İsim Cümlesi: Yüklemi isim soylu bir kelime olup, ek-fiilin zamanlarından biri ile çekimlenmiş olan cümlelerdir.
Ø İçinde kaybolup gittiğini sandığı bu kalabalık şehirde bir tek tanıdığı bile yoktu.
Ø Ama şimdi sevgili öğrencileri, vefalı arkadaşları, dostları var.
· İsim cümleleri genellikle iki unsurdan, özne ve yüklemden meydana gelir.
Ø Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur; (isim cümlesi)
Sinem, özüm ateş ile doludur. (isim cümlesi)
İnsan olan vatanının kuludur. (isim cümlesi)
Türk evladı evde durmaz giderim (fiil cümlesi)
· İsim cümlelerinde genellikle nesne bulunmaz.
Ø Bu sabah hava berrak.
· Yüklemi ortak kök olan cümlelerin isim cümlesi mi fiil cümlesi mi olduğunu bulabilmek için, yüklemin eylem bildirip bildirmediğine bakılır. Yüklem eylem bildiriyorsa fiil cümlesi, eylem bildirmiyorsa isim cümlesidir.
Ø Hayatta en çok korktuğu şey savaştı.(isim) Babam Kore’de savaştı. (fiil)
Ø Ankara’ya dün gece varmış.(fiil) Bekçinin yanında köpek varmış.(isim)
· Türkçe cümle yapısında öğe dizilişi şöyledir: Özne + tümleçler + yüklem.
· Yüklem sonda bulunur. Ama meselâ şiirde yüklem cümlenin herhangi bir yerinde olabilir. Diğer öğelerin yeri önem sırasına göre değişebilir.
· Yüklemin cümle sonunda olup olmamasına göre cümleler ikiye ayrılır:
1. Kurallı (Düz) Cümle: Yüklemi sonda bulunan cümledir. Dilimizin söz dizim özelliğine göre asıl öğe sonda, yardımcı öğeler de başta bulunur.
Ø Kapalıçarşı'da birkaç istikametten düdük sesleri gelmeye başladı.
2. Devrik Cümle: Yüklemi sonda değil, herhangi bir yerinde bulunan cümlelerdir.
Ø Görmüyor musun sana doğru geldiğini?
· Ünlem cümleleri de devrik olabilir.
Ø Gel buraya!
3. Eksiltili (Kesik) Cümle: Çoğu zaman yüklemi, kimi zaman da başka bir öğesi bulunmayan cümlelere denir. Eksiltili cümlelerde eksik olan öğeyi okuyan kişi tamamlayabilmelidir. Aksi halde o ifade cümle olmaz.
Ø İnsan böyle bir olayla karşılaşınca neler düşünmüyor ki ..
ANLATIM BOZUKLUKLARI
· Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca mümkün olduğunca gereksiz unsurlardan arındırılmış olmalıdır bu cümle. İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından bozuktur.
· Anlatım bozukluklarını anlama ve yapıya dayalı bozukluklar olmak üzere iki grupta toplayabiliriz:
1. Anlama Dayalı Bozukluklar
· Bu bozuklukları birkaç bölüme ayırarak inceleyebiliriz.
a. Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
· Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir.
Ø “Herkesi eleştirip tenkit etmek bize hiçbir yarar sağlamaz.” cümlesinde “eleştirip” sözcüğünün verdiği anlamla “tenkit etmek” sözcüğünün verdiği anlam aynıdır. Öyleyse bu cümlede “eleştirip” sözü gereksizdir. Cümleden çıkarılmalıdır.
Ø “İki kardeşten en küçüğü arkadaşımdı.”
Ø “Bilgili insanlardan yararlanmayı, istifade etmeyi bilmeliyiz.” cümlelerinde altı çizili sözcükler gereksizdir.
· Bir cümlenin anlamı içinde bulunan başka bir sözü cümlede kullanmak da gereksiz sözcük kullanımına girer. Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur.
Ø “Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok, sağır değilim.” cümlesinde “bağırmak” zaten yüksek sesle konuşmak anlamındadır. Öyleyse bu sözün anlamı içinde bulunan “yüksek sesle” sözüne gerek yoktur.
b. Cümlede belirsizlik varsa, o cümle iyi bir cümle değildir. Bu belirsizlik mutlaka giderilmelidir.
o “Geleceğini babamdan öğrendim.”
· Cümledeki belirsizlik noktalama işaretleriyle giderilir.
Ø “Yaşlı adamın yüzüne dalgın dalgın baktı.”
· Bazı eylemler olumlu durumlarda, bazıları olumsuz durumlarda kullanılır. Eylemin anlamca yanlış yerde kullanılması da anlatım bozukluğuna yol açar.
o “Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu..”
c. Birbiriyle çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yola açar.
o “Mutlaka buraya gelebilir.” Cümlesinde mutlaka kesinlik bildirir fakat gelebilir ihtimal bildirir. İkisini bir arada kullanmak anlatımı bozar.
d. Bazı cümlelerde mantık hatasının bulunması da o cümlenin anlatımını bozar.
o “Bırakın patates doğramayı yemek bile yapamaz o.”
e. Bazen sözcüklerin bağlandığı ortak eylemler de anlatımda bozukluğa yol açar.
o “Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı zarar mı belli değil.”
· Bu, bazen öğelerin eyleme bağlanmasında da görülür.
o “Ayağına ayakkabı, omzuna şal, üzerine pardösü giyip dışarı çıktı.”
f. Cümlede deyimin yanlış yerde kullanılması da cümlenin anlamını bozar.
o “Öğretmenin anlattığı konu tüm öğrencilerin dikkatini çekmişti. Herkes kulak kabartmış, öğretmeni dinliyordu.”
g. Bazı sözcüklerin anlamları birbirine karıştırılabilir. Cümledeki sözcüklerin anlamına da dikkat edilmelidir.
o “Çocukların birbiriyle uygunluk içinde olmaları beni sevindirdi.”
h. Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir.
o “Yeni elbisemi giymiştim ki kapı açıldı.”
i. Aynı anlama gelen ek ve sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
o “Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdandır.”
2- Yapıya Dayalı Anlatım Bozuklukları
· Yapıya dayalı anlatım bozuklukları Türkçenin kurallarıyla ilgili olduğundan, soruları çözebilmek için dilbilgisi kurallarının iyi bilinmesi gerekir. Bu tür bozukluklar şu şekilde sıralanabilir:
a. Öğe eksikliği: Cümlede, kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar. Bu, daha çok ortak kullanılan öğelerde görülür. Çünkü Türkçede her fiil, öğeleri aynı eklerle kendine bağlamaz.
o “Kardeşini yanına çağırdı, bir şeyler söyledi.” (dolaylı tümleç eksikliği)
o Arkadaşlarını pek sevmez, hatta çoğu zaman nefret ederdi.”(arkadaşlarından: D.t. eksikliği)
o “Hiç kimse okula gelmedi, geziye gitti.” (özne eksikliği)
o “Öğretmenimiz hiçbirimizi azarlamaz, çok severdi.”
b. Özne-Yüklem uygunluğu: Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.
o Özne birinci tekil, ikinci tekil (ben, sen); birinci tekil, üçüncü tekil (ben, o); birinci tekil, ikinci çoğul, (ben, siz); birinci tekil, üçüncü çoğul (ben, onlar) şahıslardan oluşuyorsa yüklem, daima birinci çoğul şâhısa göre çekimlenir.
§ “Bu işi ancak ben ve sen halledebiliriz.”
§ “Dışarıda sadece ben ve o küçük çocuk kalmıştık.”
§ “Ben ve siz yarışmada eşit durumda değildik.”
§ “Ben ve birkaç yaşlı adam, kahvede uzun bir sohbete dalmıştık.” cümleleri buna örnek gösterilebilir.
o Eğer özne ikinci tekil ve üçüncü tekil (sen, o); ikinci tekil ve ikinci çoğul (sen, siz); ikinci tekil ve üçüncü çoğul (sen, onlar); şahıslardan oluşuyorsa, yüklem ikinci çoğul şâhısa göre çekimlenir. Ancak ikinci tekil ve birinci çoğul (sen, biz) şahıslar özne olursa yüklem birinci çoğul şâhısa göre çekimlenir.
§ “Sen ve annen burada ne yapıyordunuz?”
§ “Sen hatta hepiniz bu konuda suçlusunuz.”
§ “ Sen ve buradaki konukların, bize yarın gelebilirsiniz.”
§ "Galiba sonunda senle biz aynı sonuca ulaştık.” cümleleri buna örnektir.
o Öznenin insan ya da başka varlıklar olması da yüklemin tekil veya çoğulluğunu etkiler. Eğer özne bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar ya da soyut kavramlarsa, yüklem daima tekil olur. İnsanlar çoğul özne olduğunda ise yüklem tekil veya çoğul olabilir.
§ “Kuşlar dallara kondular.” değil “Kuşlar dallara kondu.”
§ “Sevgiler gizli kaldıkça güzelleşirler.” değil “güzelleşir.” olacak.
§ “Çocuklar geldi.” şeklinde de doğrudur, “Çocuklar geldiler.” de.
o Cansız varlıklar kişileştirildiklerinde yüklem çoğul olabilir.
§ Kavaklar, saygıyla önümüzde eğildiler.
o Bazen özneyle yüklem arasındaki uyumsuzluk, öznenin anlamından kaynaklanır.
§ “Nüfus sayımı bu yıl yapıldı, bir hayli artmış.”
c. Sıfat ve isim tamlamalarının aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar. Çünkü isim tamlamalarında tamlanan iyelik eki aldığı halde sıfat tamlamalarında tamlanan ek almaz. Dolayısıyla tamlananlar, niteliği farklı olduğundan, ortak kullanılamaz.
§ “Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi.”
o Burada ayrıca sıfat tamlamalarında görülen bir özelliği de ifade edelim. Türkçe’de sıfatlar çoğul anlam verirse isimler çoğul eki almaz. Bu özellik genellikle belgisiz sıfatlarda görülür.
§ “Geceye birçok davetliler katıldı.”
d. Cümlede eklerin eksik kullanılması cümlenin anlatımını bozar.
§ “Her ülke, dünya devletleri arasında önemli bir yer edinmek için, ekonomik açıdan gelişmesi gerekir.”
o Bazen de eklerin fazla kullanılması anlatımı bozar
§ “Sanatçının, topluma yararlı bir kişi olmak için, eserinde mutlaka toplum sorunlarına yer vermelidir.”
e. Bazı cümlelerde sözcükleri birbirine bağlayan eklerin yanlış kullanılması anlatımı bozar. Buna çatı uyuşmazlığı da diyebiliriz
§ “Senin en beğendiğim yanın, derslerine düzenli çalıştığındır.”
§ “Bütün yemekleri hazırlayıp bir kenara koyulmalıdır.” cümlesinde “hazırlamak” etken “koyulmalıdır” edilgen fiillerdir. Bunların aynı öğelerle kullanılması bozukluğa yol açmıştır. Cümle; “Bütün yemekler hazırlanarak, bir kenara koyulmalıdır.” şeklinde düzenlenirse bozukluk giderilir.
f. Sıralı isim cümlelerinde ekfiilin kullanılması da bazen bozukluğa yol açar.
§ “O yaşlı şair geleneklere bağlı, ama yeniliklere kapalı değildi