IV. ÜNİTE
KELİME BİLGİSİ
B-KELİME ANLAMI
· Sözcük, çoğu zaman, dilin kendi başına anlamı olan en küçük parçası, diye tanımlanır. Ağaç, hayal, dost gibi sözcükler buna örnektir. Bazı sözcükler ise tek başına anlam taşımayıp diğer sözcüklerle bir araya geldiğinde belli bir anlam ifade eder: için, gibi, göre vs. anlam bakımından kelimeleri şu şekilde gruplandırmak mümkündür.
Gerçek Anlam
· Gerçek anlam, bir sözcüğün temel anlamıdır; buna sözcüğün ilk akla gelen anlamı ya da sözlükteki ilk anlamı da denir.
Ø “Burnundaki benler onu öyle tatlı gösteriyordu ki...” cümlesindeki “burun” sözü insanın bir organı anlamında olduğundan gerçek anlamında kullanılmıştır.
Mecaz Anlam
· Sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı anlama mecaz anlam diyoruz.
Ø “Bugünlerde burnu büyüdü kimseleri gözü görmüyor.” cümlesinde insanın bir organı anlamını vermekten çok uzaktır.
Yan (Yakıştırma) Anlam
· Sözcüğün, gerçek anlamında karşıladığı varlığa şekil benzerliğinden dolayı başka bir varlığa verilmesine yan anlam ya da yakıştırma denir.
Ø “Ayakkabımı biraz küçük almışım; burnu ayağımı sıkıyor.” cümlesinde ele alalım. Buradaki “burun” sözü gerçek anlamda değildir; çünkü “insanın bir organı” ifadesini taşımıyor. Ayakkabının o kısmına burun denmesinin nedeni insanın burnuna konum itibariyle benzemesindendir.
Somut Anlam
· Duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.
Ø Ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, gürültü işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir.
Soyut Anlam
· Duyu organlarımız yardımıyla algılayamadığımız; sadece kavram olarak var olduğunu kabul ettiğimiz sözcüklere soyut anlamlı sözcükler denir.
Ø Üzüntü, sevgi, özlem, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız;
· Bir sözcük her zaman somut olamayacağı gibi her zaman soyut da değildir. Bir cümlede somut olan sözcük başka bir cümlede soyut anlam taşıyabilir.
Ø “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır.” cümlesindeki “açı” sözcüğü ölçülebilen bir değer taşıdığından somut anlamlıdır. Aynı sözcük “ Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın?” cümlesinde, ölçülebilen bir değer olmaktan çıkmış, mecaz anlam kazanarak soyut bir kavramı karşılar duruma gelmiştir.
Ø “Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş” soyut olan “akıl” kelimesi somut anlamda kullanılmıştır.
· Soyut anlamlı bir sözün somut anlamlı olacak biçimde kullanılmasına “somutlaştırma”; somut anlamlı bir sözün soyut anlama gelecek şekilde kullanılmasına “soyutlaştırma” denir.
Terim Anlam:
· Herhangi bir bilim, sanat ya da meslekle ilgili özel bir kavramı karşılayan sözcüklere terim denir. Yeni bulunan bir kavram, yeni bir terimle karşılanabileceği gibi, günlük hayatta kullanılan bir sözcüğe özel bir anlam verilerek de karşılanabilir.
Ø “ağız” sözü “Adamın ağzında diş kalmamış, hala genç gibi davranıyor.” cümlesinde gerçek anlamında ve günlük kullanımıyladır. Aynı söz “İstanbul’da büyümüş; ama Karadeniz ağzıyla konuşuyor.” cümlesinde dilbilgisinde bir tanım olan “yöresel konuşmalara dilde verilen karşılık” anlamına gelerek bir terim oluşturmuş.
Ø “Irmağın ağzı toprakla dolmuştu.” cümlesinde olduğu gibi “ırmağın denize karıştığı yer” anlamında kullanılarak coğrafi bir terim olmuştur.
Eş Anlam
· Aynı kavramı karşılayan farklı sözcükler eş anlamlıdır.
Ø “ayakkabı” sözü ile “kundura” sözü aynı nesneyi karşıladıkları için eş anlamlı sayılır.
· Ancak bir sözcük daima başka bir sözcükle eş anlamlı olmaz. Bazen aynı sözcük farklı cümlelerde eş ya da farklı anlamlar da taşıyabilir. Cümlenin gelişine göre eş anlamlılık durumu değişir.
Ø “Çocuğun kara gözleri, büyüleyiciydi.” cümlesindeki “kara” yerine “siyah” diyebiliriz. Ancak “Ah alnımın kara yazısı!” sözündeki “kara” yerine “siyah” getirilemez. Çünkü “kara” sözü cümlelerin ikisinde de farklı anlamlar veriyor. Dolayısıyla ikinci cümlede mecaz anlama geldiği için yerine “siyah” sözcüğünü getiremiyoruz.
Karşıt (Zıt) Anlam
· Birbirine karşıt kavramları karşılayan sözcüklerdir. Karşıt anlamlı sözcükler iki zıt noktayı belirtirler.
Ø “güzel” sözcüğünün karşıtı “çirkin”dir. Aynı durum eylemlerde de görülür.
· Her sözcüğün karşıt anlamı yoktur. Sözcüğün olumsuzu karşıt anlam olamaz.
Ø “sevmek” eyleminin karşıtı “sevmemek” değildir. Çünkü “sevmek” iyi bir duygunun varlığını bildirir. “Sevmek” tam karşıtı “nefret etmek”tir.
Sesteş (Eşsesli) Sözcükler
· Yazılışları aynı, anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan sözcüklerdir.
Ø Bir gül de içimiz aydınlansın./ Bu gül bahçesini çok severim.” cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır. Ancak birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler arasında hiçbir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir.
Deyim Anlam
· En az iki sözcükten meydana gelen, sözcüklerden en az birisi mecaz anlamıyla kullanılan, cümlede eylem bildiren söz öbekleridir. Deyimi oluşturan sözcükler çoğu zaman kendi anlamlarından uzaklaşmış görülürler.
Ø “Haberi duyunca etekleri zil çaldı.” cümlesinde “etekleri zil çalmak” çok sevinmek anlamına gelen bir deyimdir. Ancak burada etek, zil, çalmak sözlerinin sevinmekle bir ilgisi yoktur.
· Bazı deyimlerde ise sözcükler gerçek anlamlarını tamamen yitirmemiş olabilir.
Ø “Yükte hafif pahada ağır ne varsa getirin.” cümlesindeki altı çizili deyimde “yük” ve “paha” sözcüklerinin gerçek anlamlı olduğu açıktır.
· Deyimler genellikle bir eylem bildirir. Bu nedenle bir eylem gibi çekimlenebilir. Bu yönüyle atasözlerinden farklılık gösterir. Atasözleri daima cümle halinde bulunup yargı bildirirlerken, deyimler mastar olarak da kullanılabilir.
Ø “küplere binmek” deyimdir ve “sinirlenmek” anlamındadır. Mastar halinde de anlamlıdır. Ancak bu açıklamaya uymayan deyimler de vardır. Örneğin, “Dün az kalsın kaza yapıyordum.” cümlesinde altı çizili söz deyim olarak verilmiş. Biz bu deyimi “az kalmak” şeklinde mastar olarak kullanamayız. Aslında bir eylem de bildirmeyen bu tür sözler, deyimlerin genel niteliklerine pek uymaz.
Atasözü
· Yıllar önce söylenmiş, dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, genel kural niteliği taşıyan söz öbekleridir. Genellikle kesin bir yargı bildiren cümleler biçiminde görülür.
· Atasözlerinin söyleyeni belli değildir. Sadece mecaz anlam veren atasözü olabileceği gibi, sadece gerçek ya da hem gerçek hem mecaz anlam taşıyanlar da vardır.
Ø “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” atasözü sadece mecaz; “Dost ile ye iç, alışveriş etme.” sadece gerçek”; “Taşıma su ile değirmen dönmez.” hem gerçek hem mecaz anlam verir.
Özdeyiş (Vecize)
· Kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir. Genellikle evrensel nitelikler gösterir.
Ø Düşünüyorum, öyleyse varım. (Descartes)
Yansıma Sözcükler
· Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. Bu sözcüklerde ses-anlam ilişkisi güçlüdür. Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir.
Ø “Çalılıktan çıtır çıtır sesler geliyordu.”
Ø “Köpek acı acı havlıyordu.”
Ø “ Su şırıl şırıl akıyordu”
Cümlelerinde altı çizili sözler yansımadır.
· Yansıma sözcüklere benzeyen ancak ses ilgisi bulunmadığından yansıma denmeyen sözcükler de vardır.
Ø “Güneş pırıl pırıl parlıyordu.”
İkileme
· Sözün anlamını pekiştirmek, onu zenginleştirmek ya da değişik anlam ilgileri oluşturmak için iki sözün bir araya getirilmesiyle oluşan söz öbeğidir. İkilemeler yapıca ve anlamca farklılıklar gösterir.
a. Aynı sözcüğün tekrarıyla yapılabilir.
Ø Usul usul sınıfı terk etti. Koşa koşa geldi.
b. Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.
Ø Yalan yanlış sözlerle ortalığı karıştırdı. Artık kimsede ar namus kalmadı.
c. Karşıt anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.
Ø Aşağı yukarı iki aydır kimse uğramadı
d. Biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle yapılabilir.
Ø Eğri büğrü yollardan denize ulaştık.
Ø İçeriye ufak tefek bir adam girdi.
e. Her ikisi de anlamsız sözcüklerle yapılabilir.
Ø Ivır zıvır eşyaları tavan arasına kaldırdık.
f. Sözcüklerden biri ya da her ikisine ekler getirilerek yapılabilir.
Ø Beni baştan aşağı şöyle bir süzdü.
Her ikileme cümleye değişik bir anlam katar.
Ø Yüzüme acı acı gülümsedi. (kuvvetlendirme)
Ø Gideli aşağı yukarı iki gün oldu. (ihtimal)
Ø Ivır zıvır eşyaları atın. (değersiz)
Ø Caddede sıra sıra ağaçlar vardı. (çokluk)
Ad Aktarması
· Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün başka bir söz üzerine kullanılmasıdır. Bunda, parça söylenip bütün, genel söylenip özel çağrıştırılabilir.
Ø “Biz hilale şan arayan gemicileriz.” dizelerinde “hilal” sözü bayrak yerine kullanılmıştır.
Ø “Bu derste Fikret’i okuyacağız.” sözünde “Fikret” sözü “Fikret’in şiirleri” anlamında kullanılmıştır.
Dolaylama
· Bir varlığın adlandırılmasında varlığın adı tek sözcükle ifade edilebilecekken onun bir özelliği dikkate alınarak ya da toplumda kabul görmüş birkaç sözcükle o varlığın adlandırılmasıdır.
Ø Bu roman beyaz perdeye aktarıldı.(sinema)
Ø Derya kuzusu bunlar.(balık)
Güzel Adlandırma
· Bazı varlıkların adının söylenmesi insanlarda korku uyandıracağından bu varlıkların adları güzel çağrışımlar uyandıracak başka sözcüklerle adlandırılır.
Ø Annesini son yolculuğuna uğurladı.(ölüm) .
Ø İnce hastalığa yakalanmıştı.(verem
Genel Ve Özel Anlam
· Bir sözcüğün anlamı (genel) içinde birçok sözcük (özel) olabilir.
Ø Varlık- canlı- bitki- ağaç- kavak ağacı
Nicel Ve Nitel Anlam:
· Ölçülebilen bir değeri ifade eden anlama “nicel anlam”; ölçülemeyen özelliğin bildirdiği anlama ise “nitel anlam” denir.
Ø Akşam bir tabak yemek yedi.(nicel)
Ø Yemek çok lezzetliydi(nitel)
Kinaye
· Bir sözcüğü hem mecaz hem de gerçek anlama gelecek şekilde kullanmaktır.
Ø Zavallı gözü açık gitti.
İğretrileme ( Deyim Aktarması)
· Benzetme öğelerinden sadece benzeyenin ya da kendisine benzetilenin kullanılmasıyla oluşan mecaz çeşididir.
Ø Uçağımız, bembeyez pamukların üzerinde uçuyordu.( bulut)
Nitelik Aktarması:
· Doğadaki varlıkların yapısına ait bazı özelliklerin insana aktarılmasıdır.
Ø Oturduğumuz ev çok genişti.(gerçek a.),
Ø Bu konuda biraz geniş olunuz.(mecaz-nitelik aktarma)
KELİME BİLGİSİ
C-KELİME GRUPLARI
İsim Tamlamaları
· İki ya da daha fazla ismin belirli kurallar çerçevesinde bir araya gelerek oluşturduğu söz öbeğine denir.
· Birinci isme tamlayan ikinci isme tamlanan denir. Dört çeşit isim tamlaması vardır.
1- Belirtili İsim Tamlaması: İsim+(n)in isim+(n)si
· Tamlayan durumundaki ismin “(n)in”, tamlanan durumundaki ismin de “(s)i” iyelik ekini alarak oluşturduğu tamlamaya denir.
Ø Ağaç -ın meyve-si hamdır.
· Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına farklı türde sözcükler girebilir.
Ø Çiçeklerin tatlı kokusu etrafa yayıldı.
· Belirtili İsim tamlamasında tamlayan ya da tamlanan zamir olabilir.
Ø Onun kalemi daha güzeldi.
Ø Kalemlerin çoğu kayboldu.
· “ben ve biz” zamirleriyle kurulan belirtili isim tamlamalarında tamlayan eki “–im”, tamlanan eki de “–im, -miz” olur.
Ø Bizim evimiz yeni değildir.
Ø Benim elim kırıldı.
· Belirtili isim tamlamalarında zamir durumundaki tamlayan düşebilir.
Ø (Onun) Arkadaşı dünde gelmişti.
· Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan yer değiştirebilir.
Ø Hasretini çekiyorum gurbette çocuklarımın.
· Belirtili İsim tamlamalarında tamlanan da düşebilir.
Ø Okulda bulduğum bu cüzdan öğretmenin(cüzdanı)miş.
· “-den” hal eki bazen tamlayan eki yerine kullanılarak belirtili isim tamlaması oluşturabilir.
Ø Derslerden ikisi iyi diğerleri zayıftı.
· Bir tamlayan birden fazla tamlanana bağlanabileceği gibi bir tamlanan da birden fazla tamlayana bağlanabilir.
Ø Evin kapıları, pencereleri, duvarları öyle kirliydi ki…
Ø Kuşların, köpeklerin, ineklerin sesi birbirine karışıyordu.
· İsim soylu sözcükler dışındaki kelimelerle tamlama kurulmaz.
Ø Derslerin başlaması hepimizi sevindirdi.
2-Belirtisiz İsim Tamlaması: İsim isim-(n)si
· Tamlayan durumundaki ismin ek almadığı tamlanan durumundaki ismin de “–(s)i” iyelik ekini aldığı tamlamalara denir.
Ø Soru banka-sı , ders kitab-ı, yemek kitab-ı, imlâ kılavuz-u, zeytin yağ-ı
· Belirtisiz isim tamlamaları sıfat görevinde kullanılabilir.
Ø Deniz mavisi gözleri çok güzeldi.
Ø Ateş rengi bulutlar ufku kapladı.
· Belirtisiz İsim tamlamaları bir sıfat tarafından nitelenebilir.
Ø Sıcak yaz akşamlarında soğuk içecekler tercih edilir.
3.Takısız İsim Tamlaması: İsim İsim
· Tamlayanın da tamlananın da ek almadığı tamlamalara denir.
Ø Altın kolye, gümüş yüzük, inci diş, kömür göz, tahta köprü, demir kapı, keten gömlek...
· Takısız isim tamlamasıyla sıfat tamlamalarını karıştırmamak gerekir. Takısız isim tamlamalarında, tamlayan tamlananın neden yapıldığını gösterir. Bunun pratik yolu tamlayana “–den” eki getirmektir.
Ø Altın bilezik altından (yapılmış)bilezik,
Ø Yün eldiven Yünden (yapılmış) eldiven
4.Zincirleme İsim Tamlamaları
· En az üç isimden oluşan tamlamalara denir. Bu tür tamlamalarda tamlayanın, tamlananın ya da her ikisinin de kendi içinde isim tamlaması olması gerekir.
Ø Elbise-nin kol düğme-si kayboldu. (kol düğmesi: B’siz isim tam)
Ø Evin duvar kağıtlarını değiştirdik. (duvar kağıtları B’siz İsim Tam.)
Sıfat Tamlaması
· Bir isimle bir sıfatın birleşmesinden oluşan kelime grubuna sıfat tamlaması denir.
· Bir sıfatla bir isimden oluşan tamlamalara sıfat tamlaması denir. Sıfatlar her zaman bir isimden önce gelir ve ismi niteler ya da belirtir. Sıfat tamlamaları “sıfat ve isim”den oluşur.
Ø Yeşil gözleri beni derinden etkiledi.
Sıfat isim
· Bir sıfat birden fazla ismi niteleyebilir ya da belirtebilir.
Ø Eski elbiseler, ayakkabılar çöpe atıldı.
Sıfat isim isim
· Adlaşmış sıfatlar isim tamlaması sayılmaz.
Ø İyiler daima kazanır.
· Adlaşmış sıfatlar bir sıfat tarafından nitelendirildiğinde sıfat tamlaması oluştururlar.
Ø Hangi akıllı bugün yazılı olmadığını söyledi?
· İsimden önce gelmeyen sıfatlar sıfat tamlaması kurmaz.
Ø Evimizin odası bir hayli genişti.
Kısaltma Grubu
· Kelime grupları ve cümlelerin yıpranarak kısalması ve kalıplaşmasıyla meydana gelen kelime gruplarına denir.
· Bu grup cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılabilir.
o Kitabı tetkik (etmek) için iki kişi görevlendirildi. (isim)
o Elbisesi eski (olan) bir adam buraya geldi. (sıfat)
o Memleketine parayla yüklü (olarak) gitti. (zarf)
Tekrar Grubu
· Bir varlığı bir hareketi bir niteliği karşılamak üzere eş görevli iki kelimenin oluşturduğu kelime grubudur. (bak Sayfa: )
· Tekrar grupları cümle ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf görevinde olabilir.
o Deniz mavi mavi gülüyordu. (zarf)
o Sarı sarı güller aldım sana. (sıfat)
o Gözleri mavi maviydi. (isim)
Aitlik Grubu
· —ki aitlik ekiyle oluşturulan kelime gruplarıdır.
· Aitlik grupları cümlede isim ve sıfat görevinde kullanılabilir.
o Sağ bekteki oyuncu fazla koşmuyordu. (sıfat)
o Denizin kenarındakiler, az da olsa ıslanmıştı. (isim)
Edat Grubu
· Bir edat ile bir isim unsurundan oluşan kelime guruplarıdır.
· Edat grubu cümle ve kelime grupları içinde sıfat, zarf ve isim görevinde kullanılabilir.
o Sabahtan beri hiç durmadan çalışıyor. (zarf)
o Yaşlı uzun ve aslan gibi bir adamdı. (sıfat)
o Sen de çalışkanlıkta benim gibisin. (isim)
Bileşik fiiller
· Bir hareketi karşılamak için bir arada bulunan kelime gruplarına bileşik fiil denir. (bak sayfa: )
İsim-fiil Grubu
· İsim-fiil eki almış bir kelime ve ona bağlı bir veya birkaç kelimeden oluşan kelime gruplarıdır.
· İsim fiil grupları cümle ve kelime grupları içinde isim gibi kullanılabilir.
o İnşaatın içine izinsiz girmek yasaktır.
o Havuza atlayışını görmeliydin.
o Onu böyle kabul etmeye alışmalıyız.
Sıfat-fiil Grubu
· Sıfat-fiil eki almış bir kelime ve ona bağlı bir veya birkaç kelimeden oluşan kelime gruplarıdır.
· Sıfat-fiil grubu cümlede isim ve sıfat görevinde kullanılabilir.
o Çiçek açan ağaçlara bakar mısınız? (sıfat)
o Bizi karşılayanlar sizi de karşılar mı bilemem. (isim)
Zarf-fiil Grubu
· Zarf-fiil eki almış bir kelime ve ona bağlı bir veya birkaç kelimeden oluşan kelime gruplarıdır.
· Zarf-fiil grubu cümle ve kelime grupları içinde zarf görevinde kullanılabilir.
o Kızcağıza bakarken yine Nihal’ı hatırladım.
o Okuldan çıkınca koşarak eve gittim.
Unvan Grubu
· Bir şahıs ismiyle bir unvan veya akrabalık isminden kurulan kelime gruplarıdır.
· Unvanlar her zaman isimden sonra gelmelidir.
o Memduh Şevket Efendi her hikâyesinde ayrı birini ele alırdı.
Ø Memduh Şevket gibi iki isimden oluşan şahıs isimleri bileşik isim grubu oluşturur.
Sayı Grubu
· Basamak sistemine göre sıralanmış sayı topluluğudur.
· Sayı grubunun unsurları tek kelime veya sıfat tamlaması olabilir.
o Düşman altmış beş ceset bırakmış. (sıfat)
o Altında bir tarih: Sekiz mart otuz yedi. (isim)
Ünlem Grubu
· Bir ünlem edatı ile bir isim unsurundan kurulan kelime gruplarına denir.
· Ünlem grubunda “hey, ey, a, bre, be, ya” gibi ünlem edatları başta, isim unsuru sonda bulunur.
o Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü.
o Hey Sakarya kim demiş suya vurulmaz perçin?
Ø Ünlem grupları cümle dışı unsur olarak kabul edilir.
Bağlama Grubu
· Bağlama edatları ile birbirine bağlanmış isim unsurlarının meydana getirdiği kelime gruplarına denir.
· Bağlama grubu, cümle ve kelime grubu içinde isim sıfat ve zarf görevinde kullanılabilir.
o Trenin yola savrulan dumanları arasında Memo ve eşek kayboldu.(isim)
o Yeşil ve sarı çiçekler birbirine karışmıştı. (sıfat)
o Verilen işi çabuk ve dikkatli yapardı. (zarf)